2023-03-17 15:35:00
‘’Tesadüfler Yaradan’ın mektuplarıdır, iyi okumak lazım’’ diye bir cümle duydum. Hemen beni etkiledi ve hafızama yer etti. Bazı insanlar okudukları kitaplardan, dinledikleri şarkılardan, izledikleri film ve dizilerden, bazı cümleleri cımbızla çekip alır sonra da ya aklına ya da kalbine kaydeder. İşte ben de onlardan biriyim. Çünkü bazı cümlelerin derin bir anlamı olur. Bazen yaşanmış bir duyguyu hatırlatır, bazen de gelecek hikayen için onu bir kenara koyar, yeri gelince uygulamak istersin.
Bu cümle de anlamı derin, üstelik hem geçmişten yaşanmışlık hatırlatan hem de ileriki hikayelerim için kayıtlı tutmak istediğim bir cümle oldu. Bu arada köşe adım ‘’Leyla’’ nın da hem tatlı hem acı tesadüfi bir hikayesi var mesela.
Peki, tesadüf sizin için ne ifade eder?
Bazılarınız inanır, bazılarınız ‘’tesadüf diye bir şey yoktur, kader vardır’’ der. Benim içinse iki kelimenin anlamı, çoğu durumda aynı şeyi ifade eder.
‘’Ne tesadüf!’’ dediğimiz şeyler zaten kaderin bir oyunu değil midir? Ya da kader ağlarını küçük, tatlı tabi bazen de acı tesadüflerle örmez mi?
Henüz ergenliğe yeni yeni girdiğim dönemlerde Serendipity adında bir film izlemiştim. O film beni o kadar çok etkilemişti ki belli aralıklarla birkaç kere daha izledim hatta. Tabi kız çocuğu, tam ergenlik zamanı. Romantizm dolu filmler, şarkılar etkiliyor. Ama ben o filmde başka bir şey yakaladım. Bazen bize bazı işaretler gönderileceğine ve onların farkına varıp dikkate almanın önemli olduğunu düşündüm. Sonra da hayatımda küçük büyük her tesadüfün anlamını yakalamaya başladım.
Şimdi biraz geçmişe yolculuk yapın ve gidebildiğiniz kadar geriye gidip başınıza gelen tesadüfi olayları hatırlayın. Düşünün hepsi bize bir işaret, bir mektup değil mi aslında Yaradan’dan?
Hepsinin olması için bir sebep yok mu? Nasıl oldu? Neden oldu? Ne kattı? Ne öğretti? Bunları düşünün. Mutlaka mucizeleri görecek ve bundan sonra ki mektupları iyi okumaya çalışacaksınız.
Sadece okumak yetmiyor tabi, en önemlisi anlamak ve kabullenmektir başımıza gelen iyiyi de kötüyü de. İyiyi ve güzeli kabul etmek herkes için çok kolaydır da asıl meziyet kötünün de bir sebebinin olduğunu bilmek, anlamak ve dingin bir kabullenişe geçmektir. Elbette burada ’’çaba’’ gibi önemli ve yüksek bir duyguyu ekarte etmiyorum. Hiçbir zaman unutmadığım iki cümle daha varsa biri ‘’ Kader gayrete aşıktır’’ ,diğeri ise ‘’ Biz insanların kaderini kendi çabasına bağlı kıldık’’ cümleleridir. Dua edilen, istenilen her şey (başarı, mutluluk, aşk, kariyer, sağlık ya da somut bir varlık) çaba gerektirir.
Hatta elde ettikten sonra da kaybetmemek için çaba ve fedakârlık gerekir. Ama ne zaman ki bazı şeylerin artık oluru kalmaz bunu anlayıp ‘’ben elimden geleni yaptım’’ diyecek vicdan rahatlığınız varsa kabullenişe geçmek insanın üzerinden büyük bir yük indirir. Böylelikle kendinizi geriye kalan diğer sonsuz olasılıklara açarsınız. Çabayla ısrar arasında ince bir çizgi vardır. Israr çizgisine gelmek ve orada kalmak önce sizi yorar ve yıpratır. Çabalayacağım diye hiç kimseye ve hiçbir şeye tırnak geçirircesine yapışmamak gerek. Çoğu zaman olumsuz gibi gördüğümüz ‘’bırakmak’’ ‘’vazgeçmek’’ gibi eylemler gerektiğinde bizler için çok güzeldir.
Hayat bir Yin Yang.
Ömürde siyah olduğu kadar beyaz, mutluluk olduğu kadar mutsuzluk, iyilik olduğu kadar kötülük var ve biz bunların hepsini yaşamaya geldik. Sonsuz mutluluk olmadığı gibi sonsuz mutsuzlukta yok. Her şey geçer ve tatlı, acı tesadüflerle kader, mektubunuza sürekli yeni yazılar yazar. Siz yeter ki işaretleri görün, takip edin, anlamayı öğrenin. O zaman çok daha yüksek ve güzel enerjilerle yolunuza devam edeceksiniz.
Size hayatınızı iyi okumalar! Bir daha ki yazımda, başka bir cümlede görüşmek üzere…