2021-11-10 15:26:00
En ücra köşesinden en işlek caddesine boy boy dizdiler bu taş yapıtları. Şehrin, hiçbir köşesinde güneşi bile göremez olduk. Her yer de göklere kadar uzanmış taş bir yapıt. Söz de başkenttir burası… Ne başkenti yahu, burası bildiğin “TAŞKENT”…
Elbet bir gün yolunuz düşer bu Taşkent’te. Taşların arasında, sıkışıp kalmış gibi hissedebilirsiniz. Şehrin, kuru kalabalığında yürürken, caddelerde. Kendinize bile yabancı hissedebilirsiniz. Her köşesinde, tadilat olsa da bu TAŞKENTTİN… Tarih kokar her caddesi. Nerede bu tarih kokusu? her yer taş demedin mi? derseniz eğer…
Ulus Meydanına uğramızı öneririm. Ulus Meydanın tam ortasında büyüklüğüyle dikkat çeken, 24 Kasım 1927'de o günkü adıyla Hâkimiyet-i Milliye olan Ulus Meydanı'ndaki Sümerbank Genel Müdürlük Binası önüne, Türk Kurtuluş Savaşı kahramanların anısına yapılmış olan Ankara Zafer Anıtını görürüz. Atatürk, anıtta asker kıyafetleri içinde, adını zafer kazanılan savaşın yapıldığı meydandan alan “Sakarya” isimli atının üzerinde gösterilmiştir. Başkumandan, at üzerinde hücuma geçmiş bir asker olarak geleneksel pozda değil; ileriyi gören bir önder olarak canlandırılır. Kaide üzerindeki kabartmalarda Türk halkının kökeni, kazandığı Türk Kurtuluş Savaşı, Atatürk'ün Ankara'ya gelişi gibi konular anlatılmıştır. Anıtın dört yanına taş kaideler üzerine bronz dökümden üç figür bulunur. Bunların ikisi ülkesini koruyan ve gözeten Mehmetçiğe, diğer biri ise Türk kadınını, halk arasında ulusal dayanışma kahramanı” Kara Fatma “olarak bilinen. Mermi taşıyan kadın anayı simgeler. Bu karakterler halkın Kurtuluş Savaşı sırasındaki milli birliğini ve dayanışmasını temsil etmektedir. Ulus Meydanının yegane temsilciliğini üstlenir. Anıtın çevresini gezdiğinizde tüylerinizin ürpermemesi mümkün değildir. Anıtın özellikleri altında yatan tarihi adeta büyüleye bilir.
Taşkent’te tüm yollar denize çıkmaz, Atatürk’e çıkar. Deniz mavisi gözleri, tüm şehri etkisi altına alır. Bırakın denizi, kumu… Bu şehir de her yer tarihdir. Atatürk’tür…
İhtişamlı Zafer Anıtından sonra, ayaklarınız sizi tarihin izlerini kendi gözlerinizle görmeniz için, adeta sürekler Kurtuluş Müzesine, Cumhuriyet Müzesine. Tarihin ilk ve ikinci meclisidir buralar.
İçeri girdiğiniz de büyülenmemek elde değildir ki. Film sahnesi gibi geçer tarihi bilgileriniz. Burada mı? Dersiniz içinizden, gözleriniz buğulanır, minnettarlığınızla gidilecek tek bir yer var olarak görürsünüz. ANITKABİR’DİR tabi ki de. Göklere kadar uzanan taş yapıtların manzarasıdır Anıtkabir… Hele bir de akşam oldu mu Anıtkabir’in ışıklarını izlemek ayrı keyiftir. Dünya’nın her köşesinden akın akın gelen insanlara karşı Ankaralılar ne kadar şanslıdır aslında. Atakule’nin tepesine çıkıp ya da AnkaMall’ın terasından Anıtkabir’i rahatlıkla izleyebilirler.
Şu Ankaralıları şu konuda çok kıskanıyorum işte; her tarafı taştan da olsa, kuru kalabalık, gökyüzü grimsi ama her köşesi TARİH… her köşesi ATATÜRK…