×

Kurumsal

Künye Kullanım Sözleşmesi Gizlilik Politikası Yayın İlkelerimiz Özel Üyelik

Haber Kategorileri

Tepebaşı Odunpazarı Bölgesel Ekonomi Siyaset Asayiş Eğitim Gündem Sağlık Yaşam Spor Eskişehir tanıtım İlçeler Röportajlar

Medya

Foto Galeri Web TV Canlı TV

Makaleler

Yazarlar Makaleler

Servisler

Seri İlanlar Firma Rehberi Biyografiler Nöbetçi Eczaneler Namaz Vakitleri Kripto Para borsası Faydalı linkler Puan Durumu Fikstür Anketler

Destek

Üye Ol Giriş İletişim

Şimdi ne olacak?


2021-09-07 09:22:00

Eveeet... 
Beklenen gün geldi. 2021/2022 öğretim yılı başladı. Öyle güzel bi duygu ki bu. Hele minicik kalplerin heyecanı, merakı, bitmeyen soruları... Yepyeni bi dünyanın kapıları açıldı onlar için. Veliler, okul kapılarına yığıldı. “Sınıfını bulabilir mi acaba, ya ağlarsa, ya yemeğini yemezse, ya düşerse... ?”  Tecrübeli arkadaşlarımın dediğine göre hemen alışıyorlarmış, e zorlanmadan, yanlış yapmadan doğru öğrenilmiyor. Sanırım tek yol, içimizi ferah tutmak. Zaman geçiyor, çocuklarımız büyüyor. Ve onlar artık altı bezli bebekler değil. Tüm öğretmenlerimize ve okul personeline şimdiden sabır diliyor, teşekkür ediyorum.

 

Aslında bugünkü ele almak istediğim konu yalnızca buydu. (Maskesiz onlarca insanı bi arada görene kadar!) Eğitim sürecini, tatlı hisleri bi kenara bırakıp ne yazık ki çarpıcı gerçekleri, sorumsuzlukları, cahilliği acı acı yüzlere vurmanın zamanı geldi de geçti bile!

 

Hani sabrının sonuna gelirsin de, ya konuşamaz kitlenirsin ya da açarsın ağzını. İşte tam o noktadayım. Şaşkınlıkla izliyorum olanı biteni. (Yine üzerine alınan alınabilir, hiç sakıncası yok)

 

2 yıldır dünyanın dengesini alt üst eden salgın HÂLÂ devam ediyor. Özellikle HÂLÂ diyorum, çünkü aramızda salgının bittiğini zannedenler var. Bitmedi arkadaşlar! Böyle devam ederse de bitmeyecek! Öğrenemedik gitti maskeyi neremize takmamız gerektiğini. Koluna takanlar, boynuna dolayanlar, bisikletin direksiyonuna takıp gezenler, çenesine indirenler... O maskeyi her yerimiz gördü de, ağzımız ile burnumuz aynı anda göremedi! Yetkililerin de dediği gibi; açık ve kimsenin olmadığı alanlarda, maske içinde kendi nefesimizi solumak yerine, 3-4 dakika çıkarıp hava almak gerekli. Fırsat buldukça kendimizi tabi ki rahatlatacağız. Ama Hamamyolu’nda da maskesiz dolaşılmaz be kardeşim! Çarşamba pazarında maskesiz gezilmez, toplu taşıma araçlarına maskesiz binilmez, alışveriş merkezlerine maskesiz girilmez!!! Gerçekten anlamıyorum bu neyin rahatlığı? Bas bas bağırdılar ”MASKE, MESAFE, TEMİZLİK” diye. Corona virüsü yeni bir din gibi görenler bile var. “Ben koronaya inanmıyorum!” E iyi inanma ama beni de gittiğin o yoldan götürme, tak o maskeni! Ne kadar benciliz biz öyle! İnsanlar öldü ve ölmeye devam ediyor. “Vakalar azaldı, daha da azalacak...” gibi laflara inanmıyorum açıkçası. Eylemlerle söylemler birbirini tutmadığı sürece de inanmayacağım. Maskeyi indirip hapşırmanın mantığını bana birisi açıklasın ne olur! Ya da, telefonda konuşurken o maske neden çeneye iner? Karşı taraf sesi duymuyor mu? Yanındaki ne dediğini anlamıyor diye niye maskeni indirip kulağına bağırıyorsun arkadaşım?! Hele bi de hiç maske takmayıp, kendinden emin “corona yalan, bak bana  bir şey olmuyor!” edasıyla gezenler yok mu!!! (Şeytana uyma Neslihan!) 

 


Bizim vatandaş duyarsız, bencil evet ama ben herhangi bir yaptırım da göremiyorum. Para cezası ne kadar etkili oldu sizce? Kredi çekip ceza ödemeye razı bi milletiz biz ya hu! Ölümle dalga geçen milletiz! Yani anlayacağınız; ateş düştüğü yeri yakıyor yine.

 


Ve aşı bulunur...

 

Hadi bi tartışma konusu daha; “Genetiğimizle oynayacaklar, çipleyecekler bizi, DNA’mızı bozacaklar...” E ölelim o zaman, aşı olmayalım ölelim. Siyaset de karıştı mı işin içine? Eyvahhh...! Aşı olmayana “vatan haini” bile dediler. Vay benim insanıma, vay benim ülkeme. “Virüsü Allah verdi, Allah korur” diye geçti ilk 1 sene. “Allah korur” diyenler Kur’an-ı Kerim’in bilimle iç içe olduğunun nasıl farkında değiller acaba? Çünkü ilk emir olan “OKU”, yerine getirilmedi!

 

Yapmayın ne olur! Duyduklarınızla, sosyal medyada okuduğunuz özlü sözler ile, -miş -mış ile yaşanmaz. Bilime güvenip, tedbiri almak zorundayız. 

 

“Ayşe Teyze aşı oldu ama hastalığı çok ağır geçiriyor.”
 

 

“Mehmet Amca aşı olmadı ama maşallah turp gibi. Şimdi karantinanın bitmesini bekliyor.” 
 

 

“Bizim komşu aşı oldu ama geçen hafta öldü. Bu aşı falan yalan ya!” 
 

 

Başkalarının yaşadıklarını baz alıp, kendi reçetenizi yazmayın! 

 

Son olarak karşılaştığım, ki bence en tehlikeli düşünce; “ben aşı oldum, corona olmam artık!” Buyur buradan yak! 

 

•    Aşı da olsan, covid olma ihtimalin var,

 

•    Aşı da olsan, covidi ağır geçirme ihtimalin var.

 

İnsanların büyük çoğunluğu aşı olduktan sonra, bu hastalığı hafif atlattığı için, pozitif olduğunu bilmeden rahat davranıyor. Ooohh... Aşı oldu diye gezmiş, eğlenmiş, “maske takmaya da gerek yok” demiş... Sonra bi bakmış, herkes pozitif! Öyle korkunç hikayeler var ki. Çok sevdiğim bi kardeşim “Abla bunca zaman kendimi korudum, şimdi saçma sapan bi sebepten hasta olmak istemiyorum” demişti.

 

Sana bir şey olmayabilir tamam, bağışıklığın da kuvvetli ona da tamam, peki bunlar maske takmaman için sebep mi? 

 


Tatiller yapıldı, düğün dernek gezildi, halaylar çekildi, doğum günü partileri, bekarlığa vedalar... Hiçbir şeyden geri kalmadık. Peki şimdi? Yaz bitti, okullar açıldı. Eğitimin aralıksız devam edeceği belli mi? Korku içinde geçecek bir kış daha. Evet yanlış zamanda, yanlış kararlar da alındı. (Sokağa çıkma yasaklarında yaşanan rezaletleri hatırlarsınız.) Kontroller de yeterli değildi. Düğünler yasaklandı ama bizim insanımız ne yaptı? 100 kişi bi eve doluşup nişan yaptı. E bu kafalar değişmedi ki! En son şahit olduğum durum şu; mahalle bakkalı gelen müşteriye maske takması gerektiğini söylediğinde, müşteri sinirlenip çıktı. Evet esnaf müşteriden oldu ama sağlığını da düşünmeliydi. Bana sorarsanız doğrusu buydu. Ne yazık ki bu tavır müşteri kaybına sebep olduğu için esnaf maske uyarısı yapmaya çekinmeye başladı. 

 

Şimdi nasıl bi çağrı yapmalı, nasıl bi öneride bulunmalıyım? “Maskemizi takalım, mesafeye uyalım” desem, “peki Neslihancığım” mı diyecekler? 

 

O zaman sadece şunu diyeyim gerisini de siz düşünün; Sevdiklerinizin acılar içinde kıvranmasını ya da onların tabutunu taşımayı istemiyorsanız o maskeleri BURNUNUZU ve AĞZINIZI KAPATACAK ŞEKİLDE TAKIN! Hurafeler, dedikodular yerine, mantık ve saygı lütfen! 
 

YORUM YAPIN

Yorum yapmak için üye olmanız gerekmektedir. Üye girişi yapmak için Tıklayın