2023-04-26 11:38:00
O çok yabancı, tehlikeli yerlerde ya da durumlarda bile, etkili bir görünmezliğe sahip çünkü her duruma hemen ayak uydurabilen, içinde neler olup bittiğini hiç çaktırmayan insanlar vardır mesela benim hayran olduğum soğukkanlılıkta. Bense ne yaptığımı bilmediğim zamanlarda ne yaptığımı bilmiyormuş gibi gözüküyorum. Heyecanlandığımda ya da korktuğumda, heyecanlı ve gergin gözüküyorum. Bilmediğim bir soru karşısında afalladığımda aptal gibi gözüküyorum. Kaybolduğum zamanlarda ki oluyor ara sıra, kaybolmuş gibi gözüküyorum. Fotoğrafım çekildiği zamanlarda fotoğraf çektiriyormuş gibi gözüküyorum. Gerçekten haberim var, yokmuş gibi yapamıyorum.’’ Bende böyleyim’’ diyenleriniz varsa eğer biri böyle insanlar için şey demiş ‘’Poker yüzünün tam tersi’’ …
İşte kimin yazdığını bilmediğim ama çok hoşlandığım yazı buydu. Yukarda da yazdığı gibi bende hayranım poker face insanlara. Saygı da duyuyorum. Oda başka bir yetenek. Bunu yapabilmek birçok yerde birçok şey kazandırır çünkü. Duygularını yönetmek, saklayabilmek, cesur görünmek, yabancı bir ortamda aslında aitmiş gibi davranabilmek, fotoğraf karelerinde haberi yokmuş gibi çekilen bazı insanların muhteşem doğallığı, birilerinde gizem ya da ulaşılmazlık hissiyatını strateji uygulayarak yaratabilmek takdir edilesi şeyler.
Bazı durumlarda gerçekten böyle olabilmeyi isterdim ama ben o ilk paragraf yazısıyım. Hatta kendimden de bir şeyler katacak olsam yazıya şunları da eklerdim. Haksızlığa uğradığımda ya da herhangi bir durumda kendimi savunup, derdimi anlatmaya çalıştığımda ağlamaya başlıyorum. Ağlamaktan kendimi ifade edemiyorum. Birilerinden iki tatlı kelime duysam utançtan kıpkırmızı oluyorum. Bir sorunum varsa asla iyiymiş ve mutluymuş gibi yapamıyorum. Ağlamaklıysam kendimi tutamıyorum, neredeyim? Kim var kim yok? Ulu orta ağlamaya başlıyorum. Ha mutluysam, enerjim yüksekse de çok gülüyorum. Hayatımda olan ya da ilgim olan insanı ya da çok yakın dostlarımı başka birinden kıskandığımda hemen yüzümü asıyorum ve belli ediyorum hatta söylüyorum. Örneğin, iş yerindeki dostlarımın izin kullanmasını, gitmesini bile istemiyorum çünkü onları hep yanımda istiyorum ve bunu söylüyorum. (Buralara gülücük emojisi koymak isterdim, çok ciddi şeyler değil tabi ki yaptıklarım) Mesela çok yakın bir dostum uzunca bir süre atanmak için uğraştı, çok çalıştı ve ben onun atanmasını hiç istemeyecek kadar bencilce sevip bunu da onun yüzüne söylüyordum. Bir gün ‘’atandım’’ diye haykırarak bana sarıldığında asla sevinemedim ve sevincini paylaşamadım. Neyse ki beni bildiği için hiç içerlemedi. Oturdu benimle beraber ağladı. Yani kısaca birini çok seviyorsam bencilce seviyorum.
Böyle bir sürü insan olduğunu, bu yazıyı okuyanların kendinden çok şey bulacağını biliyorum. Bütün bunların yanında herkesin biraz maskeli olduğu da bir gerçek. Zaman zaman hepimizin takınması gereken masum maskeleri var çünkü. Komik olmayan bir espriye gülmek, kıramayacağın bir insan için canının yapmak istemediği bir şeyi nezaketen yapmak, bazı durumlarda yalan söylemek yerine hiç bir şey söylemeden susmak gibi.
Ama birde korkunç maskeli insanlar var, hiç saygı duymadığım. Onlar koşarak kaçılıp, uzaklaşılması gereken, tehlikeli insanlar. Mesela karşısındaki kişiden çıkarı olduğu için dini görüşünü onunkiyle aynıymış gibi gösteren insanlar var. İnançsız bir insanın sırf müdürüne yaranmak için onunla Cuma namazlarına gittiğini biliyorum. Ama arkadaş ortamında, iş dışı hayatında ateist olduğunu söyleyen. Aynı şekilde siyasi görüşü karşısındaki kişiye göre değişenler. Bu konuları hiç konuşmayan, kendine saklayan insanlara saygım sonsuz. Zaten doğrusu bu ama sağcıyla sağcı, solcuyla solcu, inançsızla ateist, inananla dinci varlıklardan bahsediyorum. Hiç kitap okumayan birinin, sonuçta herkes sevecek okuyacak diye bir şey yok zaten ama karşısındaki okuyor diye çıkarı uğruna, kendini çok kitap okuyormuş gibi lanse ettiğini biliyorum. Hiç tarzı olmadığı halde hemcinsine özenip onun gibi giyinmeye, olmaya çalışanları, başkasının hayatını yaşamaya çalışanları biliyorum. Bu korkunç insanları anlayamıyorum. Korkunç ama aynı zamanda bunlara şahit olmak çok komik. Birilerinin her şeyin farkında olduğunu düşünemiyor ya da belki de umurunda değil. Gözünün tek gördüğü o an yaranmak istediği insandaki izlenim çünkü. Bazıları da kendi mutsuzluğunu maskeleyip ama etrafa mutluymuş gibi gözüküp, başkalarını mutsuz etmeyi çok sever mesela. Çünkü başkalarını da mutsuz görmek egosunu tatmin eder, bundan beslenir, kendini yalnız hissetmez. Böyle insanların mutlu insanlara, başarılı insanlara tahammülü yoktur. İllaki demoralize eder, iğneler. Hatta bazıları bunu iyilik kisvesi altında tatlı tatlı yapar. Böyle varlıklardan usulca uzaklaşmak lazım. Zaten bulaşırsan bunların sesleri de çok çıkar. Onlar kendilerini ispat edeceğim diye konuşadursun, en güzeli sükûnetle bir köşeye geçip izlemek ve sonlarını beklemek.
Şöyle ki birde hepimizin versiyonları vardır. Maskelerle alakası olmayan. Ailemizin yanında başka, arkadaşlarımızın, dostlarımızın yanında başka, iş yerinde başka, sevgilinin, eşin yanında başka insanlar oluruz. Bunun çok yüzlülükle alakası yoktur. Aynı karakteri ortama göre yansıtmaktır sadece. Yerine göre hareket etmek diyelim. Modlarımız da hep aynı değildir, sürekli değişir. İnsanın kafasında böyle yekten, kristal top gibi parlayan tek bir düşünce olmuyor neticede. İşte bana güzel gelen, hiç çıkar gözetmeden, rol yapmadan, birilerine olduğun gibi yansımak ve o birilerinin de seni tüm doğallığınla, her versiyonunu bilerek, her halini sevmesi.
Hepimiz hayatımız boyunca kendi içimizde hikayelere ayrılırız ve tüm bunların hepsini yapmacıksız, doğal yaşayan, özelse de özel olana saygı duyan herkesi ve herşeyi çok seviyorum.
Başka bir cümlede görüşmek üzere…