2021-08-29 22:39:00
Bugün 30 Ağustos. Dünyanın şahit olduğu Türk destanlarına bir yenisi daha eklendi. Öyle bir destan ki; asla unutulmayacak, yok saymak isteyenlere rağmen gururla hatırlanacak ve nesilden nesile öğretilecek.
1922
Yıllardır savaşın acı yüzünü yaşayan Anadolu halkı çok yorgun. Ümit kesilmiş, şehitler verilmiş, ordumuz güçsüz durumda... Kadını erkeği, genci yaşlısı... bir arada ama çaresizlik sarmış bi kere. Her zaman diyorum ya “mucizelere inanın” diye; işte bu çaresiz ,yorgun, acı dolu milletin başına gelebilecek en büyük mucizeydi O. Öyle ki; talih değişecek, bu zafer dünya tarihine geçecekti.
Hayatının her anında stratejiyle hareket eden, attığı her adımda sadece milletini düşünen o kahramanın planları yine karşılığını bulacaktı. Bu arada düşman kendinden öyle emindir ki, İngiliz komutan “Türkler bu savunma hattını altı ayda geçemez.” der. Ne büyük yanılgı, ne talihsiz açıklama! Bilmezler mi; Mete Han’dan Atilla’ya, Alparslan’dan Fatih Sultan Mehmet’e... geçmişimiz büyük komutanlarla dolu. Ve biri daha; Selanikli Mustafa Kemal. Yani, düşman yine yanıldı, hem de fazlasıyla.
Sabahlara kadar süren toplantılar yapıldı. Karar verilmeliydi. Kimileri için bu savaş bir intihardı. Böyle düşünenlerin başında Yakup Şevki Paşa vardı. O’na göre bu geri dönülmez adımdı, razı gelemezdi. Mustafa Kemal Paşa karar verdi, son sözünü söyledi. “Tarihe ve millete karşı tüm sorumluluk bendedir!”
Mustafa Kemal Paşa taarruz tarihini belirlemiştir. Bu tarih kesinlikle tesadüf değildir. Türklerin, Bizanslıları yenerek ilk kez Anadolu’ya girdiği tarihi seçer. 26 Ağustos 1071 Malazgirt Zaferi. Asırlar sonra Mustafa Kemal ve silah arkadaşları tam bağımsızlık için direneceklerdir.
29 AĞUSTOS
İki ordu karşı karşıya. Sis çökmüş, sabahın erken saatlerinde Paşamız Kocatepe’de. İşte o unutulmaz fotoğraf.
Mustafa Kemal’in emriyle top sesleri yeri göğü inletir. Sis yerini güneşe bırakır ve zafer bizimdir. Fakat Başkomutan Mustafa Kemal ve kahraman Türk Ordusu durmaz. Düşmanlar yok edilmeli, vatan temizlenmeliydi. 30 Ağustos ve o cümle; “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!”
Yepyeni bir sabah, özgürlük dolu bir sabah. Yunan ordusu dağılmış, komutanları esir alınmıştır. Türk Ordusu gittiği her yerde coşkuyla karşılanır. Hürriyetine kavuşan ulus, Paşa’ya olan sevgisini, minnetini... sevinç gözyaşlarıyla gösterir. Mustafa Kemal yine hedefine ulaşmıştır. Ordusuna güveni, inancı bi an olsun azalmadan, kaybetmeyi düşünmeden...
Yunan bayrağı indirilir ve Türk bayrağı göndere çekilir. Paşa, İzmir Karşıyaka’da kalacağı evin önünde yere serilmiş Yunan bayrağını görür. Devamını hepimiz biliyoruz. Atamız, her zamanki gibi yine kendisine ve milletine yakışanı yapar. Zamanında Türk bayrağına yapılan iğrençliği tekrar etmez. “Bir ulusun bayrağı ayaklar altına alınmaz, kaldırın bayrağı yerden!” der.
Evet... Bugünü es geçemezdim. Nutuk’ta da yer alan bu tarihi zaferin bana hissettirdiği coşkuyu, minneti... kısa da olsa yazmalıydım. Bizim tarihimiz bambaşka. Kolay kazanılmadı bu vatan. Bize bırakılan emanet, dünyadaki altın madenlerini de verseler değişilmeyecek kadar kıymetli. Çünkü anaların gözyaşlarıyla, gencecik yiğitlerin kanıyla... sulandı. Ne eşler geri döndü, ne evlatlar... O şehitler, o gaziler nasıl unutulur?
Mustafa Kemal Paşa...
Bir ulusun kaderini değiştiren büyük komutan, tüm engellere, engellemelere rağmen vazgeçmeyen, halkına “Aziz Türk Milleti” diye seslenen büyük lider... Kendi adıma şunu söylemeliyim ki; bu topraklarda doğup büyüdüğüm için, kitaplarda seni okuyup öğrendiğim için, çok şanslıyım, gururluyum...
Atam,
Size ve sizinle mücadele eden Türk Ordusu’na, şehitlerimize ,gazilerimize dualarım son nefesime kadar devam edecektir.
Ruhunuz şad olsun...