×

Kurumsal

Künye Kullanım Sözleşmesi Gizlilik Politikası Yayın İlkelerimiz Özel Üyelik

Haber Kategorileri

Tepebaşı Odunpazarı Bölgesel Ekonomi Siyaset Asayiş Eğitim Gündem Sağlık Yaşam Spor Eskişehir tanıtım İlçeler Röportajlar

Medya

Foto Galeri Web TV Canlı TV

Makaleler

Yazarlar Makaleler

Servisler

Seri İlanlar Firma Rehberi Biyografiler Nöbetçi Eczaneler Namaz Vakitleri Kripto Para borsası Faydalı linkler Puan Durumu Fikstür Anketler

Destek

Üye Ol Giriş İletişim

MERAKLARIMIZ


2022-10-27 16:01:00

MERAKLI MİLLETİZ VESSELAM.

 Her vesileyle her şeyi merak ederiz. Meraklı milletizdir. Türkçe dışında başka bir dilde; “meraktan kıvranmak” veya “meraktan çatlamak” diye deyimler yoktur muhtemelen. Sadece meraktan kıvranmak olsa neyse, çoğu zaman merakımızla karşımızdakileri kıvrandırdığımız da bir gerçektir.

Evli misin? Değilsen, niye evlenmedin? Evliysen, kaç yıllık evlisin? Ne İş yapıyorsun? Ne kadar kazanıyorsun? Çocuğun var mı? Yoksa niye olmuyor? Varsa kaç tane? Kaç yaşında? Kız mı erkek mi? Evliler mi? Ne iş yaparlar? Torun var mı? Varsa kaç tane? Kaç yaşında? Kız mı erkek mi? Adları ne? Nerede okuyorlar? Yoksa niye olmuyor? Gelin veya damattan mı? Tedavi oluyorlar mı?

Sana ne!  O vakte kadar hiç tanımayan, görmeyen, çocuğu olup olmadığını bilmeyen, zaten birazdan da unutacak olan biri, niçin bir başkasının bu bilgilerini merak eder, hiçbir zaman anlamamışımdır. Çünkü aslında insanlar genelde karşısındakiyle ilgili kısa bilgileri duymayı, ama kendisi hakkında ise etraflıca konuşmayı tercih eder. Buna rağmen çoğu kimse meraklarının önüne de geçemez.

Hele, hayatında ilk defa gördüğü, bir daha da muhtemelen hiç rastlamayacağı, çarşı pazarda, parkta, bankta, otobüste, trende karşılaşıp sohbet eden insanların, özellikle de muhabbeti seven ablaların birbirlerine ardı ardına sıraladığı evlat, torun soruları çok ilginçtir. Bazılarının bu merakı, oğluna veya kızına, hatta komşusunun veya uzaktan akrabasının evladına iyi bir kısmet bulma gayretine, çabasına ve ihtimaline dayanmakla çok saygıya ve övgüye layıktır. Sonuçta ne de olsa hayırlı bir iş niyeti söz konusudur. Bazılarının bu sohbeti derinleştirip ayaküstü neredeyse dünür düşme safhasına gelmesi bile mümkündür.

        Bir de hastalık merakımız vardır. Hastalık merakı, çocuk torun muhabbetinden daha derin mevzular içerir üstelik.  “Geçmiş olsun. Hasta mısın?” Bu soru nispeten mazur görülebilir. Normal merak sınırında kabul edilebilir. Hatta insanların sıkıntılarıyla ilgilenme, gerekirse yardımcı olma düşüncesinin sonucu olduğu, iyi niyetle sorulduğu bile kabul edilip takdirle karşılanabilir. Ancak; asıl merak ondan sonra gelen sorulardır. Kendisinin veya mesela eşinin hasta olduğunu öğrenince merak giderilmiş olsa, şifalar dilenip konu kapatılsa, arkasından başka sorular gelmese neyse. Ama ardından yeni sorular hazırdır; En çok merak edilen, dolayısıyla en çok sorulan sorulardan biri de; “Ne hastalığın var?” 

    Elinin körü var? Adam bilmeni istese zaten senin sormanı beklemeden, hem de bütün teferruatıyla sana anlatırdı. Sana ne? Teşhis ve tedavi konularında uzmansın da yardımcı mı olacaksın? Ameliyatına sen mi gireceksin?

      Aslında bu safhadaki yardım gayretlerini de küçümsememek lazım. Hastalığı öğrendiği anda oradan şuradan duyduğu bitki kürlerini bütün detaylarıyla ballandırarak anlatmaya çalışan mı ararsın, yoksa “Vah vah, bizim amcaoğlu da aynı hastalığa yakalandıydı. Rahmetli oldu geçenlerde.” diye muhteşem moral desteği uygulayan mı ararsın.

        Adamın veya kadının hasta olduğunu zaten hiç gerekmediği, hiç de üstüne vazife olmadığı halde öğrenmişsin. Üstüne bir de hastalığının ne olduğunu öğrensen ne olacak? Tedavi mi edeceksin? Üstelik çok sıkıştırırsan “Kadın hastalıkları” gibi bir cevap alman da her zaman mümkün. Peki o zaman rahatlayacak mısın, tatmin olacak mısın? Olmaz ki, böyle muğlak bir cevapla da merak giderilmez ki.  Çok ayıp… Ayrıntılı olarak açıklayacaksın ki, bütün merak giderilsin… Ayrıca sanki bütün hastalıklar özellikle cinsi latif için mi yaratılmıştır, diye düşünebiliriz.  Mesela “Erkek hastalıklarından…” diye bir cevap var mıdır hiç? Yok… Olmaz… Halbuki hiç hasta olan erkek yok mudur? Sadece erkeklere mahsus rahatsızlıklar, yalnızca literatürde yer alıp tarih boyunca hiçbir erkek bu tür hastalıklarla (haşa ve zinhar) muhatap olmamıştır demek ki… “Erkek hastalıklarından…” diye bir cevap yoktur, olmaz… Çünkü, erkekler ya böyle muğlak cevaplar vermeyecek kadar “açık, seçik” insanlardır. Ya da böyle cevaplar vermek zorunda kalacakları sorulara muhatap olmalarına yol açacak samimiyetler kurmayacak kadar soğuk, asosyal mahluklardır.

      Hadi soranları anladık, ama bu merakı tahrik eden de, bir anlamda ortaya çıkaran da yine kendimiz değil miyiz? Kendimiz de, ne olur ne olmaz, merak edilir, diyerek lüzumlu lüzumsuz hakkımızdaki birçok bilgiyi hemen her vesile ile, hemen her yerde anlatmaya, karşımızdakilere aktarmaya çalışmaz mıyız! 

     Bu arada ben de şimdi merak etmeye başladım: Bu yazıyı okuyan kaç kişi oldu? Kaçı kadın, kaçı erkek? Okuyanlar hangi yaş aralığında? Hangi şehirlerden? Daha çok hangi saatlerde okunmuş? Kaçı beğenmiş, kaçı burun kıvırmış? Kaçı yarıda bırakmış? Neden bitirmemiş? 

Meraklı milletiz vesselam!

                                                                                                                   Zafer Uğur

 

YORUM YAPIN

Yorum yapmak için üye olmanız gerekmektedir. Üye girişi yapmak için Tıklayın