2021-09-16 11:26:00
“Dünyayı verelim çocuklara,
Hiç değilse bir günlüğüne.
Allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar.
Oynasınlar türküler söyleyerek, yıldızların arasında...”
NAZIM HİKMET
Ah sevgili Nazım,
Çocuklara dünyayı vermeyi bırak, onların aldığı nefesi çok gördük. Yeryüzünün en masum varlıklarını yok sayıyoruz, yok ediyoruz, acı çektiriyoruz... İşte insanlık tam da bu noktada bitti. Anne-baba olmayı beceremiyoruz. Kanım donuyor haberleri izlerken. Doğurup doğurup çöpe atanlar, istismara göz yumanlar hatta sebep olanlar, susanlar...
Sevgiden başka ne isteyebilirler ki? Minicik elleriyle sımsıkı tuttukları parmağını nasıl esirgersin onlardan? “Beni bırakma” demenin en güzel şeklidir bu. Sana sarılmak istiyor, hayata sarılmak istiyor, yaşamak istiyor...
Kimse kötü olarak doğmaz. Yaşamın bizi içine çektiği kör kuyudan çıkmak yine kendi elimizde. Evlatlarımızı o kuyuya atmamak ise görevimiz.
Çocuk dilenmez !
Çocuk korkmaz !
Çocuk yanmaz !
Çocuk ağlamaz !
Çocuk ölmez !
İzin veremezsiniz bunlara! Geleceği, hayatı şuursuz bir nesile emanet edemezsiniz! Kalbinizi açtığınız her canlı, size güzellikle gelir. Peki neden bu kalp artık çocuklara kapalı? İnsan bi çocuktan ne ister ya? Onu hayattan koparacak, herkese düşman edecek kadar ne ister? Çocuğa el kaldırılmasına bile dayanamazken, hayatlarının yok edilmesi... !
Böyle olmaz!
Böyle rezilce yaşanmaz!
Tek bir gülüşle kazanacağınız kalbe karşı, bu kadar acımasız olamazsınız. Ona yaşattığınız travmalardan haberiniz yok tabi! İçine kapanan, korkan, şiddetten haz duyan ya da “kaybedecek hiçbir şeyim yok” düşüncesiyle aklınıza gelebilecek her tehlikeyi deneyen insanlar çıkarıyorsunuz ortaya. Yani kendinizi kopyalıyorsunuz. Öyle bi zincir ki bu, nasıl başlarsa öyle devam ediyor.
Herkes anne-baba olmamalı!
Araba kullanmanın bile şartı ehliyet ise, ebeveyn olmanın da ehliyeti olmalı. Çocuk yapmak da doğurmak da marifet değil. Sonrasını bi düşünün;
İyi anne-baba olabilir miyim?
Onu koruyabilir miyim?
Ona iyi bir gelecek sunabilir miyim?
Her zaman yanında olabilir miyim?
Ne olursa olsun ona karşı sabırlı davranabilir miyim?
En önemlisi, çocuğumu mutlu edebilir miyim?
Mutsuz yetişen her çocuk, aydınlık geleceği karartır.
Gazeteci/Halkla İlişkiler Uzmanı Betül Mardin’in kısa bir röportajını izlemiştim. Daha 5 yaşında, İsviçreli dadısından yediği dayakların sonucunda 13 yaşına kadar kekeme olarak kalır. Yalnızca bu değil. Seneler sonra araç kullanmayı öğrenemediği fark edilir. Doktora gittiğinde ise duyduğu soru Betül Mardin’i şaşırtır; “Siz küçükken dayak mı yediniz?” Yıllarca gördüğü şiddet, Mardin’in beynindeki önemli bir merkezi olumsuz etkilemiş ve makine kullanamaz hale gelmiştir. Bir ananın babanın , el bebek gül bebek büyüttüğü evladı, ruh hastası bir dadı yüzünden 8 sene boyunca şiddete maruz kalıyor ve geride, hayatını etkileyecek bir araz bırakıyor. Sözlerine şöyle devam ediyor Mardin; “Çocuklarınızı dövmeyin ya hu! Acıyın onlara, şeker verin, onların gönlünü alarak konuşun...” Betül Mardin, şanslıydı çünkü kendine güveniyordu, kendine güvenmesini sağlayanlar vardı.
İşte burası önemli; Çocuk yanında büyüdüğü insanlara güvenmek ister. Bilmeli ki; arkasında duran, onu koruyan, koşulsuz seven... insanlar var. Kan bağı olmasına gerek yok. Çocuk sadece SEVİLMEK ister.
Yapmamız gereken, çocuklarımızı her gün kontrol etmek, davranışlarını gözlemlemek, vücuduna bakmak... Aksi durumda mutlaka profesyonel destek almak. Utanarak, “el âlemi” düşünerek sakın susmayın! Çocuk susar ama siz susmayın! Yavrularımızın ruhu, geleceği... her şeyden değerli olmalı. Önce o. Kimse dokunamaz onlara, kimse bağıramaz, el kaldıramaz, canını yakamaz...!
Bu kahrolası hayat sadece mutlu çocuklarla güzelleşir. Cennettir çocuk, berekettir, huzurdur, aldığı nefes cana candır... Kanınızdan olmasa bile başını okşayın onların, öyle bir bakın ki gözlerine; bu dünyada iyilerin olduğunu hep bilsin. Bu güzellikleri nasıl korumamız gerekiyorsa, insanlıktan çıkmış yaratıkları da görmezden gelmeyin! Yetkililere şikayet edin, “aman başımıza iş açmayalım” düşüncesinden kurtulun! Rezil edin o psikopatları, isim, resim ne varsa paylaşın. Zaten başımıza ne geliyorsa sustuğumuz için geliyor!
Şunu bilin ki; susan herkes, şeytanla ortaktır! Onların gözyaşına susan kim varsa suçludur, elleri kirlidir. Masum olan onlar, biz değiliz!