2021-08-09 23:07:00
Çok basit, çok anlaşılır aslında. Kısa ve net. “Çünkü” varsa, “Neden?” de vardır. Düz mantık. Dile kolay aslında. O kadar da masum değil bu kelime. Hatta çoğu zaman başa bela. “Neden?” yok, “Çünkü” yok. Bunların yerini ne aldı? “Peki” ve “Tamam”. Saçma değil mi? Bir düşünün; İş hayatımızda, aile hayatımızda, özel hayatımızda... “Neden?” diye soramıyoruz artık. Korktuğumuz için, gerçeklerle yüzleşmemek için, elimizde olanı kaybetmemek için... Bunlar gibi bir sürü sebep olabilir. Taa çocukluktan başlar bu durum. Parkta oynayan çocuklar. Nasıl da mutlu. Ama çocuk işte, sıkıldı birden.
• Ayşe, Ali’ye “saklambaç oynayalım “dedi. Ali, “peki”.
• Aslı’nın 6. yaş günü geldi. Annesi “pembe elbiseni giy” dedi. Aslı, “peki”.
• Kadın, kocasına “yurtdışına tatile gidelim” dedi, kocası, “peki”.
• Baba, sınav sonuçları açıklanan oğluna “mühendislik yaz, hayatın kurtulur” dedi. Oğlu, “peki”.
• Ömer, hayalindeki evlilik teklifini ettikten bir süre sonra şunu duydu “evlenince bu şehirde yaşamak istemiyorum” Ömer, “peki”.
• İpek ‘in uzun süren iş arayışı son buldu ve 4 ay önce işe başladı. Yöneticisi, “Bu ay maaşlar geç ödenecek” dedi. İpek, “peki”. Hakikaten; neden “neden?” yok? “Temizlik yap!” Tamam da neden? Belki yaptım, bitirdim. “Mesaiye kal!” Kalayım da neden? “O elbiseyi giyme!” İyi de neden? “Ben o yemeği yemem!” Neden? Sor ya hu sor! Kaç yaşında olursan ol sor!
Yaş ilerledikçe işler daha da berbat zaten;
“Savaş çıktı!” NEDEN?
“Doğalgaza zam geldi!” NEDEN?
“Ev sahibi kirayı arttırdı!” NEDEN?
“Adam karısını dövmüş!” NEDEN?
“Kadın şiddet görüyor ama boşanamıyor!” NEDEN?
“Bu adam sevgilisini öldürmüş ama serbest!” NEDEN? “
Orman yangını söndürülemiyor!” NEDEN?
Soru sormak itici geliyor artık bize. Ali sebebini sormadı, çünkü Ayşe’yi küstürmek istemedi. Aslı sebebini sormadı, çünkü annesini kırmak istemedi. Adam, karısına sebebini sormadı, çünkü eşinin surat asmasını istemedi. Evlat, mühendisliği tercih etti, çünkü onu okutup, bu yaşa getiren babasına saygısızlık olur diye düşündü. Ömer, hayatının aşkına sebebini sormadı, çünkü onu kaybetmekten korktu. İpek, maaşının geç ödenmesinin sebebini sormadı, çünkü ya yöneticisi ona mobbing uygularsa? Ya işinden olursa? “Aman boyundan büyük işlere karışma, ortalık karışık” “Zam gelsin ne yapalım, itiraz etsek ne olacak ki?” “Bu zamanda ev bulmak kolay mı? Aman kızdırmayalım ev sahibini!” “Adam, karısına ne yaparsa yapsın karışma sen!” “Kadın, çocukları için boşanamıyordur canım, yuva kolay mı kuruluyor?” “Söndürüyorlardır yangını, onların işine karışılmaz aman boşver!” “Aman cinayet, mahkeme... falan. Sen yorum yapma, başımıza bela almayalım!” İyi de NEDEN?
Etrafımda olup biteni görmezden mi geleyim? Ayrıca sadece sordum; “Neden?” Karşı tarafın aklına ilk gelen şu oluyor; “Sen bana hesap mı soruyorsun?” Yoo merak ediyorum, bu kadar basit işte. Her şeyin bir sebebi yok mu? Var. Eee o zaman? Sen benim sorumu yanlış anlıyorsun diye, bunun ceremesini neden ben çekiyorum? Açıkla işte bana; "Başka şehirde çok daha iyi iş fırsatları bulabiliriz" de mesela. “Bu oyundan sıkıldım, o yüzden saklambaç oynayalım” de. “Pembe elbisen sana çok yakışıyor, o yüzden giymeni istedim” de. Ben sana neden diye sorana kadar, sen bana açıkla. Bu soruyu sorduğumda, sana göre hadsiz oluyorsam; gerekli açıklamayı yapmadığın için, bana göre de sen saygısızsın. Durum özel mi, açıklama da mı yapamazsın? O zaman bunu da belirt. “Maalesef açıklama yapamıyoruz” de. Şimdi fark ettiniz mi bu soru neden tehlikeli ve ağızdan çıkması zor? Verdiğim örnekler, hayatımızda olanların sadece binde biri. Dikkat ettiğinizde ne kadar çok ve anlamsız şeye “peki, tamam” dediğinizi göreceksiniz. Demeyin! Her şeye “tamam” demeyin! “Neden?” öğrenmek için sorulan bir sorudur. Sen açıklamanı yap, kabul edip etmemek benim bileceğim iştir. Ama beni yok sayıp, sadece kendi fikrini, kararını söyleyip gidemezsin! Şunu kabul edelim artık lütfen. Haddini aşmak, hesap sormak, baş kaldırmak değildir bu soru. Bakınız TDK ne diyor; “Bir olayı doğuran başka bir olayı sormak için kullanılan söz.” Gayet açık. Gelecek nesil de öğrenmeli bunu. Karşısındaki insana saygıdan açıklama yapması gerektiğini, merak ettiği için “neden?” sorusunu rahatlıkla sorabileceğini bilmeli ve uygulamalı. Bu hayatta insan değerlidir. Muhatabın ast ya da üst, kadın ya da erkek, beyaz ya da siyahi, doktor ya da temizlik görevlisi, yaşlı ya da çocuk olması önemli değil. Korkmayın kaybetmekten, yüzleşmekten. Elde kalan kendinize olan saygınız olsun. Onu kaybederseniz vereceğiniz tek cevap “peki” olur. Soruyorum diye de bana kızmayın, tepki göstermeyin. Söylediklerinize karşılık “neden?” diye soruyorsam, haddimi aşmıyorum. Aksine aklımın olduğunu ve kullanabildiğimi gösterir bu. Siz de memnun olun karşınızda bir ot olmadığı için. Tehlike arz etmiyorum yani. Ama dediğim gibi, açıklayıcı bir konuşma yaparsanız, canınızı sıkan o soruyu da duymamış olursunuz. İş hayatımda 1-2 defa karşılaştım bu durumla. O tehlikeli soru çıktı ağzımdan. Cevap olarak, büyüyen gözler ve havaya kalkan kaşlar gördüm. Şaşkınlıktan, kızgınlıktan açıklama gelmemişti. Tekrar sordum. Aldığım cevap “biz öyle uygun gördük.’ İyi de senin bu tavrın sayesinde, ben bunu kendime uygun görmedim, onu nasıl yapacağız? Saygısız ve hadsiz olan ben değildim. Karşılığında işten çıkarılmadım ama bir süre mobbing görmüştüm. Kusura bakmayın ben vazgeçmem, soru sormaktan asla vazgeçmem. İnsanların egosunu tatmin edeceği bir varlık değilim çünkü. Ne söylediğinden çok, nasıl söylediğin ile ilgilenirim. Kendime olan saygım, senden önemli çünkü. Kısacası sevgili okurum; soru sormaktan değil, görmezden geldiklerin için kork!