Konutunu bir kiracıya kiralamış ev sahibinin haklarından birisi de kiralanan şeyin (mecurun) mülkiyetinin devri (satımı) saikiyle kiracısı tarafından gösterilmesine izin verilmesidir. Kiracı, meskun olduğu konutu göstermeyeceği iddiasında bulunamaz fakat bu iznini muayyen günlere ve saatlere hasredebilir.

Maalesef günümüzde insanlar arasındaki uzlaşı kültürü zedelenmeye başladığı için görünürde incir çekirdeğinin doldurmayacak bazı meselelerinin dahi mahkemelerde dava yolu ile hallolunduğuna şahitlik edilmektedir. Mahkemelerdeki en basit yargılamaların bile hukuki yola müracaat edilmesinden aylar sonra tamamlandığı düşünüldüğünde insanlar arasındaki uyuşmazlıkların ciddi bir zaman kaybına sebebiyet olunduğu aşikardır. Fakat hukuki yola başvurmak mecburi hale geldiğinde başvurmayıp kararsız kalmak süreci daha da uzatmaktadır.

Hukukumuzdaki davalardan birisi de sulh hukuk mahkemelerinde görülen “kiralananın gösterilmesi talepli” davadır. Bu dava, yukarıda izah edilen sebeplere mebni olarak, kiracının evinin gösterilmesine izin vermemesi halinde açılan hukuki bir yoldur. Davada hakim, kiracının belirli günlerde, saatlerde ve muayyen bir süreyle kısıtlayarak (mesela 6 ay boyunca) kiralanan şeyin gösterilmesine izin verilmesine dair bir karar verecektir. Bütün tarafların bu mahkeme kararına uymaları mecburidir.

Kira Bedellerindeki Artışlara Dair Bir Yorum
Kamuoyunun da bildiği üzere konut kiralarındaki artışlar için %25’lik bir sınır getirildi. İşyeri kiraları için ise bu sınırın %70 olduğu söyleniyor. Fakat bu sınırlamaların vatandaşların lehine mi aleyhine mi olduğu hususu muğlak. Zira %25’ten fazla artış yapamayacağının farkında olan ev sahipleri, çözümü eski kiracılarını evden çıkartıp yeni kiracı bulmaya hasretmiş durumdalar. Böylece yeni kira sözleşmesinde herhangi bir sınırla muhatap olmadan istedikleri ve kendilerince uygun gördükleri kira bedelini talep edebileceklerdir.

Yukarıdaki paragraf izah edilen sınır, devlet tarafından iyiniyetli bir şekilde, TBMM’de kabul edilen kanun teklifinden sonra yürürlüğe girdi. Fakat şahit olduğumuz kadarıyla bu sınırlama çok sayıda kiracı-ev sahibi uyuşmazlığına da sebebiyet verdi. Bu uyuşmazlıkların en büyük amilinin de maalesef vatandaşlarımızın aralarındaki sözleşmeleri kağıda bağlamamış olmalarıdır. Sözleşmelerin kağıt ortamında akdedilmesi hem taraflar arasında menfaat sağlayacaktır hem de muhtemel bir yargılama esnasında ispatta kolaylık sağlayacaktır.