2023-08-02 10:22:00
"Ülkücü irade tecelli etmeye devam ettikçe devlette liyakat, siyasetçide ahlak, halkta huzur, güven ve adalet duygusu gelişmeye devam edecektir"...
Devlet ve hükümet...
Son dönemde bazı kavramlar birbiri ile çok özdeşleşti.
Buna her ne kadar sebep olan unsurlardan biri; milli, gayri milli kavramlarının içini dolduran siyasi tercihler, ideolojiler olsa da devlet ile hükümet arasındaki çizgi her daim ayrılmalı halk nazarında.
Devlet ve Hükümet arasinda en önemli fark devletin devamlı olmasıdır. Hükümetler geçici olup, belli bir süre görev yaparlar. Bu süre dolduğunda hükümetin görevi sona erer. Ancak devlette bu söz konusu değildir. Hükümet devlet otoritesini işleterek politikalar belirler ve belirlenen politikaları devlet yürütür. Devlet hükümetin bir aygıtıdır ve hükümet devleti işleten bir mekanizmadır. Devletin kurumlarının halkın oylarıyla iktidara gelen hükümetler tarafından halk adına "kullanması" söz konusudur.
Bu kullanım tercihen hükümetin milliliği kadar , bürokrat ve siyasetçilerin ahlaki ile belirlenir. İdeolojisi ne kadar milli olursa olsun, lideri ,genel başkanı ne kadar milli olursa olsun, vekili, belediye başkanı, bürokratı milli değilse devlet itibarsızlaşır.
Belirli kavramlara sığınarak ( din, vatan, Atatürk v.s) her türlü pisliği kendine mübah sayan ve bu kavramlar üzerinden, sloganik siyaset yapan herkes er veya geç ait olduğu pisliğe gömülür. Lakin makamda geçirdiği süre hem devlete, hem millete hem de siyasi partilere zarar verir.
Bürokratların liyakatsiz olması ciddi bir sorun teşkil ederken, liyakat sahibi denilen kişilerin de partililer önünde el pençe divan durması, çoluk çocuğun önünde ezilip bükülmesi onun kişiliksiz, karaktersiz olduğunun da bir göstergesidir. Hasılı liyakat sadece verilen görevde başarılı olmak değil aynı zamanda adam olmaktır. Bürokrat; hükümetin görevlendirdiği, devletin adamıdır. Adamın adamı olanların adamlığı, ancak bu cümle içinde kullanılabilir.Aksi halde adamlıktan bahsedilemez. Kendini devlet sanan, hüküm eden siyasi partinin adamları, gençlik kolları, kadın kolları, teskilat mensupları v.s devlet bürokratlarının önünde şov yapmaya kalkarsa yine yıpranan devlet olur.
Mahalli idarelerde de durum aynıdır. Kraldan çok kralcıların olduğu, belediyeyi parti binası, çalışanları da partinin adamı gibi gören zihniyet, gerçek halk tarafından mutlaka cezalandırılır.
Bu yanılgıya düşen, nefsine kapılan kendini kaya sanan yosunlara sesleniyorum;
Biz ikamet almak için dahi mahalle muhtarının makamından sırtımızı geri dönmeden çıkarken, bu zevat müdürün, genel müdürün, belediye başkanının odasında bacak bacak üzerine atıp, gevşek gevşek konuşuyor. Bilmem nerenin mahalle başkanı, bilmem kimin yeğeni, bilmem ne gençlik bilmemnesi sıfatları ile hüküm sürüyor.
Onu oraya bu cesaretle, öz güvenle gönderen ahlaksizliga sebep olan siyasetçilerin de o tavra maruz kalan makam için bu rezilliğe katlanan bürokratında içinden geçer bu millet.
Bu elestiri sadece hükümet taraftarlarına değil, muhalefetin sahip olduğu belediyeler içinde geçerli.
Ülkücü irade tecelli etmeye devam ettikçe devlette liyakat, siyasetçide ahlak, halkta huzur, güven ve adalet duygusu gelişmeye devam edecektir.